Prof. Dr. Öztekin Oto, Türkiye Kalp ve Sağlık Vakfı Başkanı olarak, kalp hastalıklarının dünyada ölümcüllük açısından birinci sırada olduğunu ve kalp yetmezliğinin giderek arttığını belirtti.
Ülkemizde pandemi ve sonrasında yaşanan eğitim ve uygulamalardaki sıkıntılara dikkat çeken Prof. Dr. Öztekin Oto, Z kuşağının kalp sağlığı konusundaki uyarıları dikkate almasını önererek, "Kalp ve damar hastalıkları ölümcüllük açısından dünyada ilk sırada. Kalp yetmezliği giderek artıyor. 2050 yılında tüm insanlığın en büyük sorunu olacak. Bugün hastalıkların beklenenden çok fazla arttığını görüyoruz" dedi.
Prof. Dr. Öztekin Oto, Türkiye'nin bu alanda en iyi eğitim kurumu olan Hacettepe Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra uzun yıllar bu alanda uzman yetişmesinde de önemli rol üstlendi. Prof. Oto, yaşanan süreçlerle birlikte kalp hastalıklarında da değişik nedenlerle artışın gözlendiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Kalbi besleyen damarlardaki sorun yani damar sertliği bu sıkıntıların en temel kaynağıdır. Bunun da nedenleri genetik durum, istenmeyen kilolar, kolesterol düzeyi ile birlikte sigara kullanımı, şeker hastalıkları, yüksek tansiyondur. İnsanların yaşam tarzı kalp hastalıklarının da habercisidir.
Bunlara bakarsak sadece genetiği kontrol edemiyoruz. Onun dışındaki etkenleri ortadan kaldırmak kendi elimizde. Tansiyon çok yaygın. 40 yaşın üzerindeki 10 kişiden altısında yüksek tansiyon sorunu var. Genç kadınlarda sigara içme konusunda artış var, bütün dünyada. Bütün bunlar nedeniyle kardiyovaskiyovel hastalıklar bir numaralı sorun ve öldürücü oluyor. "
Ülkemizde kalp cerrahisi alanında yürütülen eğitimlerin önemini de vurgulayan Oto, "Biz var gücümüzle iyi eğitim vermeye çalışıyoruz. Standart kalp cerrrahı yetiştirmemiz mümkün. Ama iyi kalp cerrahı olmak kişinin kendi elinde. Türkiye’de genel olarak kalp cerrahisi iyi. Ancak uluslararası toplantılarda konuşmacı bulmakta zorlanıyorum. Çok iyi cerrah ama İngilizcesi yeterli değil. Bundan dolayı kendilerini iyi ifade edemiyorlar.
Bir de bilgimiz aynı teknoloji ilerliyor. Biz onları satın alamıyoruz. Hastanın ve cerrahın konforunu artıracak cihazlar alınamıyor. İlaç konusunda da sorunlar yaşıyoruz. Ritim bozukluğunda kullandığımız ilaç 6-8 ay ortadan çekildi. Biz eski model ilaçları kullanmaya çalıştık" diye konuştu.
Türkiye Kalp ve Sağlık Vakfı Başkanı Prof. Dr. Öztekin Oto, hastaların kontrollerini aksatmadan yaptırması gerektiğini de vurguladı. Oto, “Belli risk gruplarının belli periyodik zamanlarda kontrole gitmeleri lazım. Göğüs ağrısı, çarpıntı, soluk darlığı, çabuk yorulma ve dudağında morarma varsa öncelikle aile hekimine görünmeli. Uygunsa kardiyoloğa gitmeli” difadelerini kullandı. Oto, yıllar önce kapalı ameliyatları başlattığını da anlatırken, şunları söyledi:
“Yıllar önce ben başlattım. Kalp cerrahları karşıydı. İkna etmeye çalışıyordum. Küçük delikten aort kapağı değiştirdik. Estetik avantajı en önemli avantajı, küçük delikten kalp ameliyatlarının. Ameliyattan sonra hastanın ağrı duyması azalıyor. Kemiklerin kaynaması sürecinde sırt üstü yatma zorunluluğu kalkıyor.
Genellikle 2-3 günde taburcu edebiliyoruz. Hastalara küfür gibi geliyor. Kalp ameliyatı olmuşuz yatalım biraz daha, keyfini çıkaralım diyen var. Kuşkuyla karşılayan var. Ama açık kalp ameliyatı ile aynı sonucu kesinlikle alıyoruz. Küçük delikten kalp ameliyatlarının günümüzün standart ameliyatlarının yerini alması gerektiğini düşünüyorum. Ama hala karşı olan, yapamayan hekimler de var. Koroner bypasın küçük delikten yapılabilmesi, tıp açısından bence en önemli aşama oldu.’’
Pandemide asistan olan cerrahların ameliyat sayılarının düştüğünü de açıklayan Öztekin Oto, "Dolayısıyla onlar bu açığı nasıl kapattılar belli değil. Eğitimde bir gerileme oldu. Ekrandan anlatmak zor. Ne onlar doğru dürüst eğitim alabildiler, ne biz doğru dürüst anlatabildik" dedi.
Kovid sürecindeki aşıların olumsuz etkileri olduğu iddialarının doğru olmadığını da belirten Öztekin Oto, "İnsanlar Kovid’e yakalandığında zaten pıhtı ve diğer sorunlar artıyor. Ölümler de yaşanabiliyor. Bunu engellemenin yolu da aşı yaptırmaktan geçiyor. Dolayısıyla aşının ölüme yol açtığı iddiaları gerçek değil” dedi.